CHP’nin İstanbul, Ankara, İzmir’in yanı sıra Adana, Mersin,
Antalya gibi büyükşehirleri alması, Aydın, Eskişehir, Muğla, Hatay
belediye başkanlarının güçlenerek kazanması, bizde şu beklentiyi
yarattı:
Baharın sonu berekettir!
Medyanın yüzde 95’inin doğrudan iktidar kontrolünde olduğu,
devletin tüm olanaklarının iktidar partilerinin adayları için
kullanıldığı, neredeyse seçime girmenin serbest, kazanmanın yasak
ilan edildiği bir ortamdan bu sonuç çıktı.
Seçim sürecine ilişkin söylenecekleri sonraya bırakalım, ama şunu
da vurgulamadan geçmeyelim:
Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Sadi Güven İstanbul’da
Ekrem İmamoğlu’nun önde olduğunu açıkladığı halde,
haber ajansları bu haberi haber yapmadı.
Onlara sadece şunu anımsatmak istiyoruz: Gerçekleri halktan
saklamak suçtur!
*** Seçilen belediye
başkanlarının pek çok ortak özelliği var...
Birinci ortak yanları, dilleri. Hiçbir zaman, hiçbir koşulda nefret
diline teslim olmadılar. Sadece bu bile yeni bir gelecek
planlamanın altyapısıdır. Toplum, tehdit dilinden, korku salma
kültüründen, kibirden, mağdur edebiyatından mağrurluğa
sıçrayanların yalanlarından bıktı.
İkinci ortak yanları, kişisel başarı hikâyeleri. İmamoğlu,
Beylikdüzü’nde her araziye beton dikmenin değil, dikmemenin büyük
yatırım olduğunu gösterdi. Tüm toplumu kucaklayan bir yönetim
altyapısı kurdu. Mansur Yavaş, Beypazarı’nı
turizmden tarıma herkesin konuşacağı yer haline getirdi.
Tunç Soyer, Seferihisar’da “sakin şehir” diye
başlayan bir hikâye geliştirdi. Özlem Çerçioğlu
Aydın’da “Topuklu Efe” lakabını rastgele almadığını gösterdi.
Yılmaz...