AKP yöneticileri önceki seçimleri irdelerken sıklıkla şu
değerlendirmeyi yapıyorlar:
“Bazı seçimlerde oy kaybediyoruz ama bu muhalefetin başarısından
kaynaklanmıyor. Bizim hatalarımız yüzünden seçmen küsüyor. Hemen
onları düzeltiyoruz ve yeniden yüzde 50 bandına geliyoruz.”
İşin özü tam böyle değil. Ancak AKP’nin çizdiği tablo bu; benden
giden oyu ne yapar eder geri alırım...
Bunun en somut örneği 7 Haziran 2015 seçimleri ile 1 Kasım 2015
seçimleri arasındaki farktır. AKP 7 Haziran’da tek başına iktidar
çoğunluğunu yitirmişti. Yüzde 40 oyla 258 milletvekilliği
kazanmıştı. Dört ay sonra 1 Kasım’da ise yüzde 49 oyla 317
milletvekilliği elde etti.
Dört ayda hem HDP’den hem de MHP’den toplam yüzde 10’a yakın seçmen
AKP’ye oy verme kararı almıştı!
24 Haziran 2018 genel seçimlerinde de AKP Genel Başkanı
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı oyu yüzde 52, AKP’nin
oyu ise yüzde 42 olmuştu.
Bir bakıma 24 Haziran, üç yıl önceki 7 Haziran’a karşılık geliyor.
Erdoğan, 31 Mart 2019’dan 1 Kasım 2015 yaratmak İstiyor.
Dileriz bunu zorlamaz!
*** CHP ise 31 Mart’tan 16 Nisan
referandumu çıkarmak istiyor.
16 Nisan 2017’deki anayasa referandumunda “Hayır” birleşenleri
resmi rakamlara göre toplumun yüzde 50’sini hedef ortaklığı
çerçevesinde bir araya getirmişti.
CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu’nun İYİ Parti ve Saadet Partisi ile
kurduğu diyaloglar 31 Mart’ta da bir hedef ortaklığı yaratmaya
yönelik.
Bu çabaların sonuç vermesini dileriz. Zira AKP ile MHP’yi ekim
ayındaki buzlanm...