Yeni adli yılın açılışı, yargının içinde bulunduğu gerçek
sorunlardan çok “tartışmanın yapıldığı zemin” üzerinden gündeme
oturdu.
Olayın özü Cumhurbaşkanlığı’nın tarafsızlığını yitirmesidir. Bu
kaybolduktan sonra öteki konular ikinci planda kalıyor.
Parlamenter sistemde cumhurbaşkanı devletin başı olarak siyasal
partiler üstüdür. Devleti temsil eder, tüm siyasi partileri kapsar.
O nedenle siyasetten gelenlerin bu makama ayak uydurması zordur.
Özal ve Demirel, Çankaya
Köşkü’nün bahçesini geniş, yetkilerini dar bulmuştu. Özal, yaşamını
yitirmeseydi bu makamdan inip siyasete dönecekti. Demirel başta
Cumhurbaşkanlığı’nın yetkilerini zorladı, zamanla bir denge kurmaya
çalıştı.
10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet
Sezer, hukukun katıksız üstünlüğüne dayalı bir
sorumluluk üstlendi. Abdullah
Gül, görevi “sorunsuz” götürme
dışında bir ağırlık koymadı.
Erdoğan, parlamenter sisteme son verirken yerine
“cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” adını verdiği, ne olduğu
uygulamada da anlaşılmayan bir yönetim getirdi. Bunun bir sistem
olmadığını, bir dizi pürüzlü noktalar olduğunu AKP de fiilen kabul
etmiş durumda. Erdoğan’ın 23 Ağustos’ta partisinin 18. kuruluş
yıldönümünde yaptığı konuşma bunun göstergesiydi.
Erdoğan’ın dün Saray’da yaptığı yargı yılı açılış konuşmasında ise
sürpriz yoktu! Önümüzdeki günlerde işe, başta barolar olmak üzere,
meslek kuruluşlarındaki seçim yöntemlerini değiştirmekten
başlayacağını duyurdu.
*** Başta vurguladığımız gibi konunun özü Cumhurbaşkanı’nın iki şapkalı olmasıdır. Bir yandan devletin tepesinde birlik beraberliği temsil edeceks...