Dün bıraktığımız yerden devam edelim... Milletin, Cumhuriyeti yaşatma iradesi, bilinci oluşmuştur, demiştik.
Gündemde AKP iktidarının Cumhuriyetin 100. yıl kutlamalarına körlüğü var. İktidara geldiklerinde, milli bayramların devlet değil, millet tarafından kutlanması gerektiğini söylediler. Böylece, sözüm ona halk bayramların ruhunu unutacak, zamanla 29 Ekim, 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos sıradan bir tarih olarak kalacaktı.
Gördüler ki bu olmuyor. Özellikle milli bayramlarda Anıtkabir, adeta y-anıtkabir!
O zaman ne yapmalı?
Milli bayramlara sahip çıkıp içini boşaltmalı, devamında da AKP bayramına dönüştürmeli! Üsküdar’da bir serginin başlığı aynen şöyle:
“Türkiye’nin 100. Yılı Sn. Recep Tayyip Erdoğan Özel Sergisi”
Erdoğan kendisini kutlayadursun, millet de kendi iradesiyle kutlama yapıyor. İşte Yozgatlı çiftçi Erdal Yerden tarlasının sığdığı kadar, “Cumhuriyet 100 yaşında” yazıyor. Binden fazla dalgıç en derine “Cumhuriyet” yazıyor! Fazıl Say’dan Tarkan’a ondan fazla sanatçı, “İktidar yazmazsa biz yazarız” deyip 100. Yıl Marşı yazıp, çalıyor, söylüyor.
***
Cumhuriyeti, milletin kutlamasına yine değineceğiz... Yazının başlığını açalım... Başlık dün sözünü ettiğimiz, “100 Yıla Bakış” kitabımızdan.
Cumhuriyetin bütün kazanımları elbette toplumun tümüne aittir. Ancak kadınların bu kazanımlardan daha fazla pay aldığını söyleyebiliriz. Cumhuriyete girerken sadece okuma yazma oranı bile durumu anlatmaya yeter. Erkekler yüzde ile kadınlar binde ile ölçülüyordu.