Ekonomiyi de kanun hükmünde kararnamelerle yönetme hırsının
somut örneğini Merkez Bankası Başkanı Murat
Çetinkaya’nın görevden alınıp yerine Murat
Uysal’ın getirilmesiyle yaşadık.
Anlaşılan tam uysal birini aradılar ve buldular.
Buldular, diyoruz; çünkü, bu aramadan hemen sonra yeni ekonomi
paketi açıklandı. Pakette, kamuoyunun “kefen parası” diye
adlandırdığı, Merkez Bankası’ndaki ihtiyat akçesinin yüzde 20’den
yüzde 10’a düşürülmesi de var.
Çetinkaya görevden alındığında bunun başlıca nedeninin ihtiyat
akçesi olduğu konuşulmuştu. Bu da ilk söylentinin doğruluğunu
ortaya koyuyor.
Böylece Merkez Bankası’nın zaten olmayan özerkliği gittiği gibi
kurumsal ağırlığı da tartışmalı hale geldi.
Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alınması, ekonominin her
şeyinden sorunlu bakan Berat Albayrak’ın, “Bütün
hedefler tutuyor” dediği döneme denk geldi. Tam bu sırada
Erdoğan da şunu söyledi:
“Merkez Bankası Başkanı’nı hedefleri tutturamadığı için görevden
aldık!”
Bu ne gerekçe, bu ne hedef tahtası!
*** 31 Mart seçimlerinin ardından
tam 3 ay daha seçim konuşuldu. Türkiye ve tabii ki iktidar, 3 ay
boyunca İstanbul’dan başka bir şey konuşmadı.
Bu zaman diliminde ekonominin her geçen gün kötüye gittiğini, bir
an önce önlem alınması gerektiğini söyleyen oldu ama bunların tümü
İstanbul hırsının gölgesinde kaldı.
Gelinen noktada iki ekonomi var:
1- İktidar ekonomisi...
2- Halkın ekonomisi...