Siyasetin gündemiyle halkın gündeminin örtüşmediği bir haftayı geride bıraktık.
Halkın gündemi malum, olağanüstü bir kriz yaşıyoruz. Zamların ardı arkası kesilmiyor.
Fiyatlar büyüyor, paketler küçülüyor.
Marketlere bakıyoruz, beş litrelik ürünler üç litreye düştü. Kilonun yerini tane ve dilim aldı. Daha acısı çok tüketilen kimi ürünlere alarm takan marketler var.
Eskiden gıda fiyatlarındaki artıştan yakınanlara iktidar çevrelerinin yanıtı şu olurdu:
- Siz de mevsim meyveleri, sebzeleri yiyin!
Bunu söyleyecek durum da yok. Onlar da pahalı. Üretim ve tedarik zinciri için gerekli olan akaryakıt, enerji ve temel girdi hesaba katılınca, bir ürünün tarladan tezgâha getirilmesi ithalat gibi bir şey!
Bu zincirin tarafları, fiyatları birbirinin üzerine bindirip bir nebze nefes alabilir ama olan sabit gelirliye oluyor. Bu gidişle temmuz zammının bir kıymeti olmayacak.
***
Siyasetin gündeminde partilerin birbirine yönelik hesapları önde.
İktidar halkın sorunlarına çare bulma değil, halkı susturma arayışında. Basın kanununda yapılması planlanan değişikliklere ilişkin taslak tamamlandı, TBMM Başkanlığı’na sunuldu. AKP-MHP ortak yapımı olan değişikliklerin özü sosyal, dijital medya üzerinde de RTÜK benzeri bir kılıç oluşturmak. Bu hazırlık uzun zamandan beri gündemde. Erdoğan, son bir yıldır, “Gençlerin zehirlenmesine izin vermeyeceğiz” diye başlayıp sosyal medyaya çatıyor. 2021 sonbaharından bu yana iki üç taslak Saray’a gitti geldi. Sızan haberlere göre Saray, “Bu düzenleme bize de zarar verir, muhalefeti önleyecek yöntemler bulun” diye özetleyebileceğimiz gerekçelerle geri gönderdi.
Anlaşılan şimdi kıvamını buldular!
Mesaj atmak, paylaşmak yasak değil, eleştirmek yasak!
CHP’nin bu hafta öne çıkardığı gündem ise iktidar gücünün başındaki kişilerin olası bir seçim yenilgisi sürecinde ülkeyi terk edeceği, ABD’ye yerleşeceği!
Kılıçdaroğlu bu durumu “kaçacaklar” diye özetledi.