Türkiye ile Yunanistan arasında Ege Denizi’ni paylaşma
mücadelesinin çok yoğun olduğu 1980’li yıllar... Kamuoyunda Hora-1
diye de bilinen Piri Reis araştırma gemisi Ege Denizi’ne açılacak.
Muhtemel Yunan hücumbotları taciz edecek, buna karşılık
verilecek... Piri Reis’in Ege seferine Urla İskelesi’nden üç
gazeteci katıldık; Celal Başlangıç,
Hüseyin Yoldaş ve ben.
Aylardan mart. Hava bir kapandı, açılmak bilmiyor. Gökte kara
bulutlar, denizde azgın dalgalar, öğle vakti neredeyse günbatımı
gibi. Birkaç günümüz böyle geçti. Dördüncü gün mü neydi; ikinci
kaptan, “Haydi gözünüz aydın” dedi, “Birkaç saat sonra gökyüzü
pırıl pırıl olacak.”
Havada bunu doğrulayan hiçbir belirti göremiyorduk.
Birkaç saat sonra bütün kara bulutlar dağıldı. Seyirlik bir gökyüzü
vardı.
İkinci kaptan durumu şöyle açıkladı:
“Böyle bir havada gökyüzünde avuç içi kadar bir açıklık belirirse,
esen rüzgârla birlikte kara bulutlar oradan yırtılır,
dağılır...”
***
Ekrem İmamoğlu, estirdiği umut
fırtınasıyla birlikte, Türkiye’nin geleceğinde avuç içi kadar bir
açıklık yarattı. O açıklığı adım adım genişletip, yeni bir gelecek
sunmayı başardı.