İnsan bazen hangi koşullarda olursa olsun, tanıdığına sevindiği
bir kişiye, “şükür tanıştırana” der.
Geçen cuma günü yaşamını yitiren Ergenekon davası sanıklarından
avukat Emcet Olcaytu’ya, duruşma aralarındaki
uzun sohbetlerimizden birinde böyle demiştim. Onun da 4 yıl esaret
altında kaldığı süreç olmasaydı tabii ki öylesine çok zaman
zenginliğimiz olmayacaktı!
67 yaşında aramızdan ayrılan Olcaytu, Ergenekon savcılarına ve
hâkimlerina kök söktüren iyi bir hukuk bilgisine, muhakeme gücüne,
polemik enerjisine ve inandığı değerler için direnme bilincine
sahipti.
Önümüzdeki dönemde Yargıtay’da görülecek Ergenekon davasında sadece
Olcaytu’nun madde madde dile getirdiği itirazları ortaya konsa,
yeterlidir.
Bir savcının sormaya hakkı olmadığı bir soru sorması üzerine
karşılığı şu olmuştu:
“Sana ne? Bundan sana ne? Sorunu dosya
kapsamında sor...”
Mahkeme heyeti onca hukuksuzluğu dikkate almadan duruşmaları
sürdürünce, cuma günleri yapılan talep konuşmasında yine bıkıp
usanmadan hukuk dışılıkları dile getirdi, sözünü şöyle
bağladı:
“Bütün bunların gereğini yapmayan heyetinizden
hiçbir kişisel talebim yoktur...”
Mahkemenin tahliye kararı vermediği dönemlerde de talebi şu
olmuştu:
“Tutukluluğumun devamını talep ediyorum...”