Yarın 1 Mayıs... Emeğe ilişkin söylemlerin başında şu gelir:
Emek en yüce değerdir...
Bilgi çağındayız. Her 5 yılda bir yeryüzündeki bilgiler ikiye
katlanıyor. Kimileri emeğe ilişkin söylemi bilgiye çeviriyor ve
bilgi en yüce değerdir diyor. Elbet bunda da haklılık payı var ama
bilgiyi üretmek için de bilgiyi kıymetlendirmek için de emek
harcamak gerektiğini vurgulayalım.
Bilim insanı Pasteur’e ilişkin güzel bir anlatım vardır... Kuduz
aşısını bularak insanlığa çok büyük bir hizmette bulunan Pasteur’ün
bu başarısı kimi meslektaşları tarafından kıskançlıkla karşılanır.
Bir toplantıda kürsüye çıkan herkes, söze, “Pasteur’ün şans eseri
bulduğu aşı” gibi cümlelerle başlar. Bir süre sonra Pasteur’ün
öğrencileri buna isyan eder ve oturdukları yerden haykırırlar:
“Hocamızın bu buluşuna şans eseri diyemezsiniz...”
Karşıt sesler yükselirken Pasteur devreye girer ve kürsüye
çıkar:
“Arkadaşlar, sevgili öğrencilerim, evet ben bu aşıyı şans eseri
buldum ama bu şans, sadece iyi araştırmacılara, çok emek harcayan
kişilere güler...”
Kıssadan hisse, her türlü başarının ardından mutlak yoğun bir emek
vardır.