Bizde “büyüme” ile “gelişme” sözcüğü aynı anlama geliyormuş gibi
kullanılır. Özellikle ekonomide rakamlar büyüdükçe gelişmişlik
düzeyimizin de arttığı havası verilir.
Oysa ikisi çok farklı kavramlar.
Her şeyiyle çok büyük bir ülke gelişmemiş olabilir.
Tersi de mümkündür... Küçük bir ülke büyük bir gelişmişlik örneği
verebilir.
Sadece son birkaç gündür yaşadığımız terör ve doğa felaketleri
karşısındaki durumumuzu masaya yatırmak bile ne demek istediğimizi
ortaya koyar.
Türkiye’nin terörle mücadelede en büyük başarısı, bunun iç savaşa
dönüşmesini engellemiş olmasıdır. Son bir kuşaklık süreçte
etrafımızdaki ülkelerde yaşanan iç savaşlar bu toplumların nesiller
boyu etkileneceği sonuçlar doğurdu, doğurmaya da devam ediyor. 3
milyon nüfuslu Bosna’daki 1991-1995 yılları arasındaki iç savaşta
250 bin insan ölmüş, 1 milyon insan yerinden yurdundan olmuştu. 20
milyon nüfuslu Irak’ta Körfez savaşları sonrasındaki iç savaşlarda
1.5 milyon insan yaşamını yitirdi, milyonlarca insan ülkesini terk
etti. Suriye’de 2011’de başlayan iç savaşın sonuçlarını en çok
yaşayan ülkelerden biriyiz. BM, bu ülkede terör saldırıları ve iç
savaş koşulları nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısının 300 bine
yaklaştığı tahmininde bulunuyor.
***
Türkiye, özellikle 1990’lı yılların başında şiddetlenen PKK
terörü karşısında zaman zaman değişik mücadele yöntemleri denedi.
Teröristle bölge halkını birbirinden ayırmanın önemini gördü,
yaşama geçirmeye çalıştı. Dönemin siyasi sorumluları da bu konuda
hassas davrandılar. Buna karşılık şehit cenazelerinin Batı
illerinde ülke bütünlüğünü bozacak bir kutuplaşma doğurmaması için
de çaba harcadılar.
AKP döneminde ise her şey iktidar gücünü koruma ve artırma hedefine
dönük seyretti. Gün oldu şehit cenazelerinin görkemli olmasına
bozuldular... Gün oldu şehitler için cenaze töreni dışında ayrı
mitingler düzenlenmesi için çaba harcadılar.
Bugün ise tek başına iktidarı kaybetmiş olmanın getirdiği
şaşkınlık, tedirginlik ve bilinç dağınıklığıyla ne yapacaklarını
şaşırmış durumdalar. Bir şehit ağabeyinin kardeş acısıyla yükselen
feryadına dayanamayacak, bundan da öte feryattan nefret üretecek
noktaya geldiler.
Türkiye’nin terör karşısındaki en büyük başarısı siyasetten topluma
ülkenin büyük bir çoğunluğunu akan kana karşı bir arada
tutabilmesidir. AKP, seçim yenileme uğruna bunu hiçe sayıyor.
***
İki gündür bir başka feryat da Artvin’den geliyor. 5 yaşındaki
oğlunu kaybeden baba, adeta kendini de kaybetmiş feryat ediyor.
Oğlunu sel felaketinin değil, ihmalin öldürdüğünü
haykırıyor.
Aniden başlayan şiddetli yağmurlar büyük kentlerin de kâbusu...
Geçen hafta Ankara’da yağmur kente deniz getirirken, cadde
kenarlarındaki dev
panolarda MelihGökçek’in
Ankara’nın ne kadar büyüdüğünü anlatan duyuruları vardı!
Ne yazık ki sık sık yeri geliyor ve biz hep şu sözü anımsatıyoruz;
Allah affeder, doğa affetmez!
Doğa, kendinden haksız yere aldığın her şeyi geri ister. Başta
Artvin olmak üzere Karadeniz’in pek çok bölgesinde Türkiye’yi
“büyütme” uğruna doğanın dengesini bozacak adımlar
atılıyor.