12 Eylülcüler bile cumhurbaşkanının anayasal sınırları
gereğinden fazla zorlamayacağını düşündüğü için bağlayıcı cümleler
koymamışlar. Örneğin, cumhurbaşkanı tarafsızlığını askıya alırsa ne
olur, sorusunu hiç gündeme getirmemişler. Ya da cumhurbaşkanının
anayasayı tümden reddedebileceğini, ‘ben yeni bir sistem
uygulayacağım’ diyebileceğini düşünmemişler.
Ama oldu işte!
Sadece vatana ihanetle suçlanabilen, bunun dışında hiçbir
sorumluluğu bulunmayanErdoğan, kendisi gibi
düşünmeyen herkesi neredeyse vatana ihanetle suçlayacak kadar ileri
gitti.
Dur diyen yok...
Freni sökülmüş, gaz pedalının üzerine tuğla konmuş bir araç gibi
gidiyor.
Arada birine çarparsa o suçlanıyor; niçin karşısına çıktı,
diye!
Devlet kurumlarının içi boşaldığı için olsa gerek, kendisine yeni
bir mekanizma buldu.
Muhtarları topluyor...
Dün dokuzuncusunu yaptı. Geçen hafta ilan ettiği sistem
değişikliğini dün de duyurdu.
Ne olmuş?
Cumhurbaşkanını halk seçtiği için sistem de değişmiş.
Hangi sistem gelmiş?
Belli değil...
Görünüşe bakılırsa fiili durumun adı şu:
Erdoğan Muhtariyeti!
Muhtarlardan sorumlu cumhurbaşkanı!