Dün öğleden sonra her şeye rağmen sanatın gücünü konuşmak,
tiyatronun evrensel aydınlığını paylaşmak için Bergama’ya gitmeyi
planlıyordum. Bergama Tiyatro Festivali’nde Ferhan
Şensoy’dan Orhan Aydın’a kadar pek
çok sanat direnişçisiyle de görüşecek olmanın vereceği güç de beni
daha yola çıkmadan sarıp sarmalamıştı.
Ancak öğle saatlerinde Menemen Koyundere’de ne yazık ki sıklıkla
duyduğumuz iş kazası haberi yüreğimizi parçaladı. Otoyolun
inşaatında çalışan 4 işçi iskelenin çökmesi sonucu tam 150 tonluk
bir beton blokun altında kalmıştı.
CHP Menemen İlçe
Başkanı Hürol kardeşimle birlikte olay
yerine vardığımızda cesetlerden birine ulaşılmış öteki üçüne
ulaşmak için delme makinelerinin sesi ortalığı
kaplamıştı.
Böylesi kazaların hemen ardından suçluyu ilan etmek ve infaza
girişmek haksızlık olur ancak ortada 4 ceset varken
insan, “Hayat bu kadar ucuz mu? Bu iskelelerintaşıma gücü
sürekli denetlenmiyor mu?” diye haykırmadan edemiyor.
***
Kolin İnşaat’ın üstlendiği otoyol yapımında çalışan işçilerle
sohbet bir saat içinde pek çok gerçeği ortaya çıkartıyor.
Memleketlerden başlayalım... İş kazasında yaşamını yitiren 4
işçiden 3’ü Vanlı. Hakan,
Sefer ve Raşit akrabaymış.
Şeker bayramından sonra gelmişler. Birlikte işe başlamışlar. Üçünün
de Vanlı olduğunu öğrenince. İster istemez
sordum; “Burada çalışanların hepsi Vanlı mı?”
Beton dökümünde çalışanların tümü Vanlıymış. Ona bağlı işlerde
çalışan Osmaniye grubu var dediler. Bir de Hataylılarla
Tuncelililer...
Hani Vanlıların bir deyimi vardır ya; “Vanlıyam,
inliyam...”
Başka ne söylenebilir ki?
Emeğin ne kadar cüce değer olduğu gerçeği ile devam
edelim...
Dünkü kaza 12.15 sıralarında oldu. İşçiler çalışmaya sabah saat
06.00’da başlamış. 12.15 öğle saatine denk geldiği için aynı yerde
çalışan 9 işçiden 5’i yemeğe gitmiş, kurtulmuşlar. Kaza yemek
saatinde olmasa felaket daha da büyüyecek. Bu ağustos sıcağında
günde ne kadar çalıştıklarını sordum, sabah 06.00’da işe
başladıklarını, 19.00’dan önce bırakmadıklarını
söylediler.