Demokrasi, bir arada yaşamanın altyapısını oluşturma gücünden
ibarettir. Siyasetçiler için yapılan, “bir lider, kendisi gibi
düşünmeyenlerin ona duyduğu saygı kadar
vardır” değerlendirmesinin altında da bu yatar.
Tek başına iktidara gelen bir parti bile toplumun farklı
kesimleriyle adı konmamış bir koalisyon kurarak bu güce ulaşmıştır.
12 Eylül sonrasından örnek vermek gerekirse, 1983’teki genel
seçimlerde yüzde 45’lik oy oranına ulaşan Anavatan Partisi
kendisini topluma şöyle anlatmıştı:
“Bende 4 eğilim de var!”
Bu dört eğilim, sosyal demokrat, merkez sağ, milliyetçi ve
muhafazakâr kesimleri ifade ediyordu.
Gerçekten de partinin içinde bu 4 eğilime de hitap eden bir
koalisyon vardı.
Bu pencereden bakılırsa AKP de bir koalisyon olarak yola
çıktı. Mehmet Dülger’denKöksal
Toptan’a kadar merkez sağı içine
aldı. Ertuğrul Günay, Haluk
Özdalga ile sola da selam vermeyi hedefledi. Kökü
zaten belliydi...
Zaman içinde kendisini toplum içinde çoğaltan kesimleri
koalisyondan attı ve inişe geçti.