Yapılan araştırmalara göre Türkiye’de toplumsal bellek çok derin değil. En çok son iki ay, akılda kalıyor.
En büyük haberin ömrünün 3 gün olduğu dikkate alınırsa, araştırmalar süreyi uzatmış bile olabilir.
Bu durumda 1 Kasım seçimlerine bir aydan daha az süre kalması seçim havasına girmek için iyi bir zaman sayılır.
Eylül ortasında gelinen noktaya bakıp 1 Kasım için şunu söylemiştik:
Seçimlerin seçimi!
Cumhuriyet tarihinde her seçimin kendi içinde ayrı bir önemi olmuştur. Ancak bunların hiçbiri 1 Kasım kadar keskin virajlarla dolu bir süreç değildi.
Devleti elinde bir oyuncağa çeviren iktidar, seçimleri de bu oyuncağın kumanda aleti haline getirmek istiyor. Kumanda aleti elinde, halka “verdiğin her oy kumandaaletinin pilini güçlendirecek” diyor.
Muhalefete verilen oylar da ayrı pil olacak ama onlar kumanda aletine takılmayacak. Bunun adı da adil seçim olacak.
İktidar bunu istiyor.
***
Asıl olan iktidarın bunu istemesi değil. Halkın bu dayatmayı kabul etmesi.
Yeri geldikçe paylaştığım diktatör tarifini anımsatalım:
Diktatörlük, bir kişinin milyonlarca kişiye hükmetmesi değildir, milyonlarca insanın bir kişinin zulmüne boyun eğmesidir.
İşte bu tarifi milyonlarla paylaşmanın tam zamanı...
Eğer milyonlar vereceği oyla diktatöre hayır derse ne olur?