Suriye ile ilgili iki gelişme var...
Birincisi, ABD, olası tampon bölgede Türkiye’nin olmadığı bir
planlama yaptığını duyurdu.
İkincisi, Erdoğan Suriye ile alt düzeyde
görüşmelerin sürdüğünü açıkladı.
Böylesi durumlarda İlhan Selçuk’un ilk tümcesi şu
olurdu; yine haklı çıktık!
Tampon bölgenin ABD tarafından dillendirildiği günlerde dikkat
çekmiştik:
Hemen üstüne atlamayın, bu Türkiye’nin lehine olmayabilir. ABD’nin
bölgede ittifak kurduğu güçler, bizim terör örgütü olarak
gördüğümüz gruplar. Tıpkı Irak’ın kuzeyindeki 36. paralel gibi
ucunu görmediğimiz bir gidişe sürüklenebiliriz.
Gelen haberler bu endişemizi doğruluyor. İngiltere ve Fransa
ağırlıklı bir güç oluşacağı söyleniyor.
Gel de 20. yüzyılın başında bu bölgeyi paylaşan iki ülke arasındaki
Sykes-Picot Antlaşması’nı anımsama!
Bu durumda Suriye’deki tampon bölgenin tek hedefi var: Türkiye’yi
kıpırdatmamak!
*** Erdoğan’ın, “Suriye ile alt
düzeyde görüşüyoruz. Güvenlik, istihbarat birimleri bu tür
görüşmeleri yaparlar. Zaten düşman bile olsa bunu yapmak
gerekir”
sözlerine ne demeli.
Bu köşede defalarca vurguladık; 900 kilometre sınırımızın olduğu
bir ülke ile başkaları üzerinden haberleşirseniz, sonuç
alamazsınız. El elin işini ıslık çalarak takip eder.
Bu tür değerlendirme yapanlara iktidarın tepkisi şu oluyordu:
Vayy, Esadcı seni! Sen demek katillerle diyalog kurulmasından
yanasın! Sen halkını katledenleri tanı diyorsun...
Şimdi neymiş?
Düşmanla bile temas kurmak gerekirmiş!