Misak-ı Milli Kurtuluş Savaşımızın bir bakıma anayasası
idi. Mustafa Kemal Atatürk, daha 1. Dünya
Savaşı’nın bitiminde kafasına gerçek bir harita koymuş, adım adım
hedefine ulaşmıştı.
Ancak ülke kurmak sadece sınırları net çizmek ve bir yönetim
oluşturmaktan ibaret değildi.
Bağımsızlığın bir koşulu ulusal bilinç ise başka bir koşulu da
ekonomi idi.
Ekonomide karar mekanizmaları ülkenin başkentinde değilse, orada
tam bağımsızlık yok demektir.
Bu gerçeği bilen Atatürk, daha Kurtuluş Savaşı’nın toplumsal
yorgunluğu bitmeden, büyük bir kuruluş heyecanı yaratırken İzmir
İktisat Kongresi’ni topladı. Cumhuriyetin ilanının da öncesinde, 17
Şubat 1923’te toplanan bu kongrede alınan kararlar“Misak-ı
İktisadi” yani iktisadi yemin olarak anılıyor.
Çiftçi, esnaf, tüccar, sanayici, işçi her kesimden 1135 temsilcinin
katıldığı kongrede, ekonominin özel girişimciye açık, kalkınma
öncelikli, refahın her kesime yayılmasını sağlama hedefli olması
temel ilke olarak benimsendi.