TBMM’nin açılmasının ardından siyaset beklenenden daha çok
gerilim üretti. Bir süredir iki denklemi dile getiriyorduk.
Birincisi Erdoğan’ın üç maddelik yakın gelecek
hedefi; dışarıda bir kahramanlık yaratmak, ekonomide işler iyi
gidiyor havası vermek, CHP’yi yalnızlaştırıp yıpratmak. Buna dayalı
olarak CHP’ye yönelik de şu denklemi kurmaya çalışıyorlardı: PKK
üzerinden HDP’ye, HDP üzerinden CHP’ye yüklenmek, sonra İYİ
Parti’ye dönerek “CHP ile ittifak sana yakışıyor mu” deyip Millet
İttifakı’nı bozmak...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 3 Ekim
Perşembe günü Millet İttifakı’nı bozmaya yönelik Saray’ın da içinde
bulunduğunu ve yoğun çabalar olduğunu vurguladıktan sonra
ekledi:
“İstihbarat devrede...”
Aynı gün CHP Grup Başkanvekili Özgür
Özel konuyu biraz daha açtı:
“MİT bütün seçimlerle ilgili... Hiç lamı cimi yok, elimizde somut
bilgiler var...”
Aynı gün MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Erdoğan’la
olağan görüşmesi olduğuna ilişkin haberler vardı. Parti işleriyle
devlet işleri iç içe girdiği için hangi görüşme ne içindi, ayırmak
elbette zor. Ancak MİT’e ilişkin böylesine ağır değerlendirmelere
karşılık herhangi bir açıklama yapılmadı.
*** Bu konuşmaların ardından 4 Ekim
Cuma günü Bahçeli’nin açıklaması geldi.
Açıklamanın en vahim boyutu; MHP’nin kendisini TBMM’nin de üstünde
görüp bir komisyon kurması, bu komisyonun Kılıçdaroğlu’nun
“suçlarını” saptayıp yargı sürecini başlatacak olması!
Neresinden tutmalı?
Yakın tarihimizde siyasetin doğası dışına çıkan, devlet
kurumlarının işlevleri üzerin...