Sözüm ona uyanık tüccara sormuşlar: İki kere iki kaç eder,
diye.
Soru ile karşılık vermiş:
Satın alırken mi, satarken mi?
AKP’nin siyaseti buna benziyor...
İki kere iki işine gelince 3, gelmeyince 5, olmadı 8, bazen 0,
arada bir durmuş bir saatin bile günde iki kez doğruyu göstermesi
gibi 4 ediyor.
Yıllarca seçimlerin zamanında yapılmasını en büyük siyaset gücü
olarak sunan iktidar, şimdi seçim sonuçlarını beğenmedi Meclis’i
çalıştırmadan, komisyonların oluşmasına dahi izin vermeden yeniden
seçim diyor.
Erdoğan’ın, konuşmalarıyla, duruşuyla daha seçimin birinci
haftasında aldığı karar şuydu:
Ben muhalefete değil bir bakanlık, bakan yardımcılığı bile
vermem!
Süreç bu yönde işliyor.
***
Devlet katındaki önemli bürokratlar üçlü kararname ile atanır.
Davutoğlu, adeta tek imza ile atanmış bir başbakanlık memuriyeti
yürütüyor. Erdoğan da seçimin hemen sonrasında kafasına koyduğu
stratejiyi anayasayı, hukuku, siyasal gelenekleri yok sayarak
uygulamaya geçiriyor.
Koalisyon kurmamak üzere çıktığı turları noktalayan Davutoğlu,
kamuoyu önünde, bundan sonraki süreci Erdoğan’ın biçimlendireceğini
açıkça söyledi.
Erdoğan da anket üstüne anket yaptırarak tek başına iktidar
zeminini sağlayacak ortamı yokluyor.
Turgut Özal da iktidarı boyunca seçim yasalarını 14 kez
değiştirerek partisinin en yüksek oyu alacağı ortamı hazırlardı.
Sırf belediye başkanlıklarını almak için ilçelerin sınırlarıyla
oynar, milletvekili hesabını yaparken seçim bölgelerini Ege
sahilleri gibi girintili çıkıntılı işlerdi.
Ancak Özal bile bu kadarını düşünmemişti. O hiç değilse arada bir
anayasayı delmeyi göze alıyordu. Kamuoyuna hoş görünmek için
de “Bir kere anayasayı delmekle bir şey olmaz” deyip
işin içinden çıkıyordu. Hiç değilse kara mizah kapısını açık
tutuyordu.