Bu da oldu... Bir üniversite öğrencisi, kopya çekme hakkını
engelleyen, bununla yetinmeyip bir daha kopya çekemeyeceği bir
belge düzenleyen öğretim üyesini silahla ve bıçakla öldürdü!
Öğrenci ifadesinde dedi ki:
“Sınıfı geçmek için kopya çekmem gerekiyordu.”
Öğrenci Hasan’ın bu gerekçesi ve sonrasında
yaptığı, eğitim sistemimizin geldiği noktanın fotoğrafıdır.
Ceren Hoca’nın bedeninden akan kan, bilimin
kanıdır, liyakatin kanıdır, hakkaniyetin kanıdır, idealizmin
kanıdır...
Hasan’ın çektiği silah, sapladığı bıçak, cehaletin gücüdür, kendi
hukukunu kendisi oluşturan densizliğin gücüdür... Bilimi, sanatı
aşağılayan, hastayı hekimin üstüne salan, öğretmeni memurlaştıran,
öğrenciyi tek tipleştiren, ezberi akla tercih eden zulmün
gücüdür...
Olay bir üniversitede geçmemiştir, Türkiye’de yaşanmıştır...
Hasan’ın elindeki silah bireysel silahlanma sonucu değildir.
Binlerce kişilik iyi eğitilmiş cehalet ordusunun bir
parçasıdır.
*** Ahh be Ceren Hocam, niye kopyayı
affetmedin? Niye üniversite yönetimini ikna edip, “Bugüne kadar
çekilen kopyalar affedilmiştir. Bundan sonra çekilecek ilk kopyada
yakalanan, ancak bir harç parası daha vererek okula devam
edecektir” diye bir karar aldırmadın?
Bilmez misin, bu ülkede suçluyu affet, suçluyu ortaya çıkaranı
mahvet yöntemi geçerlidir!
Hayatta en hakiki yol gösterici ilimdir, sözü eski Türkiye’deydi.
Şimdi en hakiki yol gösterici iktidardır, buna karşı çıkana
memleket dardır. İtaat et, rahat et...
Yok öyle, bana...