Rusya’nın, Esad rejiminin kaderinin tartışıldığı bir anda Suriye’ye olan desteğini doğrudan çatışmalara katılacak asker gönderme düzeyine çıkarması kimi çevrelerde şaşkınlık yarattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da buna itiraz edenler arasındaydı. 3 gündür mikrofon gördükçe buna değiniyor.
Oysa Rusya’yı biraz tanıyan, bu ülkenin tarihini okumasa bile biraz bilene danışan bir kişi, Rusya’nın kendince tarihsel ve stratejik bağının olduğu coğrafyayı kolay kolay bırakmadığını, bırakmayacağını görecektir.
Yakın geçmişten bir örnek verelim...
Balkanlar’da Yugoslavya’nın dağılma sürecine girmesinin ardından bu topraklardaki kıyımlar, insan hakkı ihlalleri uluslararası sorun haline gelmişti. Bölgeye yönelik NATO müdahalesi Batı’nın etkinliğini artıracaktı. Günler süren kuşatmanın ardından Amerikan tankları Belgrad’a girdiğinde kentin ana meydanlarında Rus tanklarıyla karşılaştılar!
O günden bugüne gelirsek... Diyelim ki, Suriye’deki tüm direnç noktaları ortadan kalktı. Ülkenin tümüyle çöktüğü düşünüldü ve tanklarla Şam’a girildi... Emevi Camisi’nin karşısında Rus tanklarının sıralandığını görebilirsiniz.
Moskova’nın yalanlamadığı son durum şu: