Suruç katliamının ardından yaşananlar Meclis’in olağanüstü
toplanması sonucunu doğurdu. CHP’nin çağrısı üzerine Meclis, terör
olaylarının araştırılması için bir komisyon kurulması gündemiyle
açıldı.
Doğal gündem bu olması gerekirken AKP
Cumhurbaşkanı Recep
TayyipErdoğan’ın ve onun etki alanındaki
kurumların oluşturduğu iklimle gündem tamamen değişti. Erdoğan ve
çevresine göre gündemde, terörün kaynaklarının ve destekçilerinin
araştırılması ve HDP’nin Meclis’te olup olmamasını tartışmak
var.
Gelinen nokta görünenden çok daha önemli ve derin...
AKP ile HDP arasındaki 13 yıldır dalgalanarak, iniş çıkışlarla
süren diyalog ve işbirliği yerini tam tersi bir tabloya bıraktı.
Gelinen nokta iç barışımız açısından yakın gelecekte sağlıklı bir
zemin oluşmayacağını gösteriyor. Yanılmayı yürekten diliyoruz.
Türkiye’nin sorunlarının çözümünde ana merkez olması gereken
parlamento, dün, yakın gelecekte sarsıntılarını hissedeceğimiz fay
hatlarını açığa çıkardı. Bu aşamada bizi bir nebze umutlu olmaya
iten toplumun bir arada yaşama kültürünün, parlamentoda oluşan
iklimden bir adım daha ileri olmasıdır.
***
Fıkra bu ya... İki arkadaş uçakta yolculuk ederken uçak birden
sarsılmaya başlamış, biri
telaşlanmış, “Eyvah düşüyoruz” demiş. Arkadaşı gayet
sakin karşılık vermiş:
“Bırak düşsün babanın malı mı!”
Parlamento zemininde, değil partilerin, herhangi bir kişinin
karşılaştığı olumsuzluk sadece o kişiyi bağlamaz, tüm parlamentoyu
bağlar. 24. dönemde TBMM’nin 8 üyesi hapisteydi. Bunu o günlerde
şöyle tanımlamıştık:
“Meclis’in 8 damarı kesiktir...”
24. dönem bu nedenle sadece ülkemizde değil dünyada da en çok üyesi
hapiste olan parlamento olarak tarihe geçmişti.
Bugün de son 4-5 gündür HDP’nin kapatılıp kapatılmaması üzerinden
bizce bütün parlamentonun gücünü etkileyecek bir tartışma başladı.
Yazının başında vurguladığımız; Meclis teröre çare üretmek için
toplandı. Kendi içinden bir partiyi terörist ilan edip etmemeyi
gündeme getirdi.
Aziz Nesin’lik bir tablo...