Bir gün Suriye’nin sorunları bitebilir ama Türkiye’nin Suriyeliler sorunu bitmez!
Geçen hafta, Erdoğan’dan ve Esad’dan gelen karşılıklı “normalleşme” haberleriyle bitmişti.
Erdoğan, Esad’a “katil” dediği günleri ikinci plana itti, “tatil” yaptığı günleri anımsadı. Bu hafta yargı gündeminin yanı sıra Suriye’nin olumlu yönde öne çıkabileceği haberler bekleniyordu ama “beklenmeyen” yerlerde vahim gelişmeler yaşandı.
Yıllardır adım adım çok farklı alanlardan yükselen Suriye merkezli sorunların ne kadar kolay patlamaya hazır hale geldiğini bir kez daha yaşadık.
Kayseri’de Suriyelilerin kendi içinde yaşanan kabul edilemez olay kısa sürede başka boyuta sürüklendi. Suriyelilere yönelik baskınlara dönüştü.
Kayseri denince aklımızı ister istemez ekonomiyi bilen insanlar geliyor. Yaşananların derinliklerinde ekonominin bozulmasını da dikkate almak gerek.
***
Suriye’nin kuzeyinde Türk bayrağına, Türkiye’nin bölgedeki altyapı yatırımlarına ve Türk TIR’larına yönelik saldırıların da Kayseri ile aynı güne denk gelmesi ister istemez “bağlantılı mı” sorusunu akla getirdi.
Suriye denklemi o kadar çok bilinenli ve bilinmeyenli ki hiç bağlantı olmasa bile iş AKP iktidarının izlediği politikalarda düğümleniyor.
Aralık 2010’da başlayan “Arap Baharı”, bu bölge politikaları bakımından Türkiye’nin kâbusu oldu. Mısır’la ilişkiler Mursi-Sisi sürecinde alabora oldu. Diplomatik bağlar en alt düzeye idi. “Darbeci Sisi’ye” karşı “dört parmaklı Rabia” siyaseti yürütüldü. Yıllar sonra “darbeci Sisi” gitti, “dostum Sisi” geldi. Benzer süreç Suriye ile de yaşanır mı derken girişte anımsattığımız tablo ortaya çıktı. Suriye’nin kuzeyinde Türkiye aleyhindeki hareketlerin arkasında Şam düşmanlığından geçimini sağlayanların olduğu görülüyor.
Bu kişileri yıllarca kim büyüttü-besledi?
Türkiye...