Stratejiye kafa yoran tüm uzmanların üzerinde birleştiği şöyle
bir değerlendirme vardı; mücadeleyi kazanmak istiyorsanız önce
rakibinizin iradesini ve umudunu esir alın!
Bunu başardığınızda yolu çoktan yarılamışsınız demektir.
İrade, bir güç, kararlılık ve sarsılmaz bir hedef duygusu ise umut
da onu motorudur. İçine umudu katmadığınız hiçbir mücadele başarıya
ulaşamaz. Umudun hemen kendisiyle birlikte büyüttüğü bir başka
önemli değer ise moral gücüdür. Bu güç olmadan yol
alamazsınız.
Umut bir bakıma çok sıfırlı büyük bir sayının en başındaki 1
gibidir. Baştan o biri çıkardığınızda elinizde bir sürü sıfır
kalır. Ama yan yana dizilmiş sıfırların en başındaki 1 durursa
gücünüzü rakamlarla tarif etmek gerekirse milyondur,
milyardır...
Gerçi atalarımız umut fakirin ekmeğidir, “ye Mehmet
ye” demiştir ama bunda da bir olumsuzluk yoktur.
Umut, salt beklemek ve istemekten ibaret de değildir. Her şeyden
önce umut emek ister.
Umut, verdiğiniz emek kadar büyür ve hiçbir zaman nankör
değildir.
***
Peşrevi biraz uzattık ama umudun siyasetten toplumsal yaşama
kadar her alanda yeniden önem kazandığı ve onu yok etmek, köreltmek
isteyenlerin arttığı bir dönemden geçiyoruz.
7 Haziran seçimleri Türkiye için yeni bir dönemin başlangıcı
olmuştur.
Eline Kuran’ı, arkasına devlet gücünü, cebine hazineyi
koyan Erdoğan, nihai hedefi başkanlık gücüne
ulaşamamıştır. Bu tür dengesiz, orantısız güçle seçimlerin
yapıldığı Ortadoğu ülkelerinde Erdoğan tipi gücü elinde
bulunduranlar seçimlerden yüzde 80- 90’lık oy oranlarıyla
çıkmışlardır. Örneğin Beşşar Esad, son devlet
başkanlığı seçimine üç aday ile birlikte katılmış, yüzde 90’ın
üzerinde oy almıştır.
Türkiye bir Ortadoğu ülkesi olmadığını, her şeye rağmen bir
demokratik birikiminin olduğunu dosta düşmana ve Erdoğan’a
göstermiştir.
Türkiye 7 Haziran seçimlerinden sonra 6 Haziran’dan daha demokratik
ve özgürlükçü bir ortama girdi. Erdoğan’ın yayın
organları Baykal görüşmesine dek başlık
bile bulamadı.
Ancak kabul etmek gerekir ki Meclis Başkanlığı seçiminin ardından
Erdoğan ve partisi fiilen tek başına iktidarı elde etmiş gibi
davranmaya başladı.
Lafı eğip bükmeden Erdoğan’ın elde ettiği bu başarının altını
çizmek ve bundan sonraki süreci ona göre değerlendirmek
gerekir.