Cumhuriyet’te yönetim ve yayın politikası değişikliğinin
yarattığı umut dalgası bütün gazete çalışanlarını da etkileyen bir
enerjiye dönüşüyor.
11 Eylül’deki “Yeniden Merhaba” yazımızda da vurguladığımız gibi
Cumhuriyet, köklerinden aldığı güçle, geleceğe dönük bir yol
haritası oluşturacak. Bu, yakın geçmişte Cumhuriyet’te yer
alanların dışlandığı bir süreç değil. Tam tersine gazetenin kendi
özüne dönmesi. Zaten gazetenin yeni yöneticilerinin mesleki
geçmişine baktığımızda tümünün Cumhuriyet kökenli olduğu
görülecektir.
Şu anda yaşanmakta olan, yayın politikası olarak öze dönüş ve üst
yönetimin buna göre biçimlenmesidir.
Gazetenin kökü ve gövdesi sapasağlam yerinde durmaktadır.
Benzer durum okurlar için de geçerli. Günlerdir okurlardan gelen
mesajları okuyorum; pek çoğunda şu değerlendirme vardı:
“Yayın politikasını büyük ölçüde onaylamıyorduk ama, gazetenin
yaşaması için bırakamıyorduk. Şimdi daha güçlü sarılacağız.”
Bir başka yorum grubu şöyleydi:
“Uzun süredir elim gitmiyordu. Şimdi ekmeğin yanına Cumhuriyet de
koymaya başladık...”
Bizleri daha fazla sorumluluğa iten yorum grubu ise şöyle:
“Bir yerden başlayan düzelme, öteki alanlara da ulaşır...
Cumhuriyet hızla kendini toparladıktan sonra Türkiye’nin, solun
toparlanması için de pozitif rol üstlenecek... Buna
inanıyoruz..”
*** Cumhuriyet, Vakıf senedinde
belirtildiği gibi hiçbir hükümetin ve partinin denetiminde olmayan
bir yayın organı.
Bir gazete bu kimliğiyle yukarıda aktardığımız son beklenti için ne
yapabilir?