İstanbul seçimi için son düzlüğe girildi. Yarışın bir tarafında
Ekrem İmamoğlu var. Öbür tarafı değişik; oynar
başlıklı... İmamoğlu, dün projelerini aktardığı sunumda olduğu gibi
yarışın başında ne düşünüyorsa ona vurgu yapıyor. Oturttuğu sağlam
dil, yüksek enerji, inandırıcı samimiyetle yürüyor. Kamuoyu ile
paylaştığı projeler, sosyal devlet ilkesinin temellerini oluşturan,
son derece insani ve karşılığı olan adımlar.
İstanbul, İmamoğlu’nda yeni bir gelecek yakaladı. Doğrusu bu sadece
İstanbul değil, tüm Türkiye için geçerli.
Peşrevi burada noktalayalım; sıcak duruma gelelim. 31 Mart öncesi
İmamoğlu’nu küçümseyen, onunla birlikte televizyona çıkmayı
gereksiz bulup, “kendisine prim vermeyelim” diyen
Binali Yıldırım, programı kimin
sunacağına kafa yoracak kadar istekli bir rolü ezberlemeye
çalışıyor.
Neden?
Öyle anlaşıyor ki; son düzlükte yeni bir oyun kuruldu. AKP, 31
Mart’tan, hatta bayram öncesinden de farklı bir yol haritası çizmiş
görünüyor.
*** Erdoğan, AKP
Genel Başkanı sıfatıyla seçimlere girip İstanbul’u kazanmak,
Cumhurbaşkanı sıfatıyla devletin tüm olanaklarını kullanmak üzerine
bir plan yaptı.
31 Mart öncesi son İstanbul mitingleri zincirinde, kenti kendisinin
yöneteceğini, seçilecek belediye başkanlarının da özel temsilcisi
olarak görev yapacağını, uygun cümlelerle dile getirdi.
Bu durumu tamamen kabullenen Yıldırım, Yenikapı mitinginde kısa bir
konuşma yapıp sözü şöyle bağladı:
“İstanbul’a ilişkin projeleri Cumhurbaşkanımız açıklayacak!”
Yıldırım’ın 16 Haziran Pazar günü İmamoğlu ile canlı yayına
çıkartılması, oyunun yenilendiğini gösteriyor. Olasılıklardan biri
şu:
Erdoğan, 31 Mart yenilgisinin tekrarlanması halinde zor duruma
düşmek istemiyor. İmamoğlu’nun rakibinin Yıldırım olduğu algısını
yerleşt...