Geçen hafta kendime şunu söylemiştim,
“Arkadaş, İstanbul için YSK kararını didiklemeyi bırak. 23
Haziran’a odaklan.”
Pazar günü YSK’nin aldığı, “Devlet memuru olmayan sandık kurulu
başkanları için suç duyurusuna gerek yok. 31 Mart’taki kurullar
aynı şekilde görev yapabilir” kararı, yeniden konuya dönmeyi
kaçınılmaz hale getirdi.
Yüksek Seçim Kurulu 6 Mayıs’ta İstanbul seçiminin yenilenmesine
karar verince, merakla gerekçeyi beklemeye başladık. Merakla
bekledik; çünkü nasıl bir gerekçe yazacaklarını görmek istiyorduk.
Gerçi kararı alan, gerekçesini hazırlar ama, bu öyle bir şey
değildi. AKP’nin 44 sayfalık dilekçesini satır satır okumuş, hiçbir
delil görememiştik. Ortada bir tek, “Hiçbir şey olmadıysa bile çok
şey oldu, çaldılar” cümlesi vardı. YSK, AKP’nin iddialarını karar
haline getirirken, buna nasıl bir gerekçe uyduracaktı?
Nihayet 23 Mayıs’ta gerekçe açıklandı. 250 sayfanın dökümü şu:
103 sayfa AKP dilekçesi ve YSK tespitleri, 85 sayfa ilçe seçim
kurullarından gelen yanıtlar, 12 sayfa AKP’ye evet diyen 7 üyenin
karar metni, 38 sayfa 4 üyenin muhalefet şerhi.
*** Bu metni de ister istemez satır
satır irdelemek gerekti. Ancak zor olmadı. Zira, AKP dilekçesi de
gerekçenin içindeydi! İlçe seçim kurullarından gelen cevapların
olduğu bölüm tüm iddiaları toplayıp sıfırla çarpmak gibiydi.
Neredeyse tüm kurul başkanları, memur olmayan sandık başkanı
olayına hiçbir tartışmaya meydan vermeyecek şekilde açıklık
getirmişlerdi. Bu konudaki eksiklikleri tamamlamak için bankalardan
üniversitelere kadar pek çok yere yazı yazıp görevli
istemişlerdi.
Örneğin Fatih 2. İlçe Seçim Kurulu’nun gerekçenin 55 ve 56....