Bugünlerde ülkemizde aile değerlerinin ve doğal cinsel farklılıkların korunmasının önemi üzerine konuşmalar yapılmakta; farklı cinslerin bireysel hak ve özgürlüklerinin, farklılık ve doğal üreme yasalarını tahrip etmeden desteklenmesi gerektiği belirtilmektedir. Batılı mühtedi entelektüellerin analizlerinin, -hem İslâmî hem de Batılı birikime ve metoda aşina oldukları için- özel önem taşıdığını daha önce belirtmiştim. Okuduklarıma göre bu entelektüellerden biri de İngiliz Müslüman düşünür Timothy Winter (Abdülhakim Murad)’dır. Aşağıdaki satırları, onun, daha önce sosyal medyada okuyup kaydettiğim, Batı’da ailenin durumuna dair yazısından yararlanarak kaleme aldım. (Maalesef yazının adresini tespit etmemişim. ) *** Batı’da insanların, kendinden memnun oldukları zamanımızda, ahlâkî bozulma veya çürüme fikrini ağza almak bile, insanın ‘gerici bir romantizm’le suçlanması için yeterli görünüyor ve bu tutum, ‘eleştirel ama şefkatli bir gözle’ Batıya bakan Müslümanları, eski zamanlardaki ‘nefis muhasebesi’nin günümüzde yapılmayışından dolayı rahatsız ediyor. ‘İhtiras duygusuyla tersyüz edilmiş şu dünyada’ hâkim liberal paradigmaya teslim olmuş insanlar, geçmişe bir insanlık tecrübesi olarak bakmak yerine, onu bütünüyle aşağılıyorlar. Küçük, kişisel olarak ahlâksız ve aynı zamanda ideolojik bir dürtüyle hareket eden Batılı elitlerin belirlediği bu söylem, modern toplumlarda varlığını sürdüreceğe benziyor. Bu söylemin başlıca konularından olan ailenin konumu üzerindeki tartışma, zenginlikten ‘göbeği yağ bağlamasına karşın, çökmüş olan Kuzey’ (Batı) ile gitgide daha da yoksullaşan Güney arasındaki ideolojik çarpışmanın tam ortasında yer almaktadır. Aslında modern Batıya ait sosyal öğretiler, yeni bin yılda yeni ‘emperyal ideolojiler’e dönüşmektedir.