Gazali’ye göre ‘Allah’a giden yol, O’na itaat etmek ve halkın geçimini sağlamaktan geçer.’ Altın ve gümüşün yaratılışındaki hikmet, bloke etmek yerine, tedavülde tutup, insanların refahına katkıda bulunmaktır. Saklamak ise şükür görevini yerine getirmemektir. Gazâlî, elindeki nimete başkalarının ihtiyacı olduğu halde önemsemeyenleri zalim ve nankör diye nitelemektedir.
Öncelikle belirtmeliyiz ki, Allah yeri-göğü, dünyayı ve ondaki türlü türlü nimetleri, canlı-cansız tabiatı, ruhumuzu-bedenimizi ve onlardaki hayranlık verici zekâyı bize yararlı olacak mahiyette yaratmıştır.
Kur’an öğretisi bakımından varlığımız, ailemiz ve kazandığımız bütün nimetler ve sayısız imkânlar Allah’ın lütufları olup, nimeti verene, iyilik edene minnettar olup teşekkür etmek evrensel bir ahlak prensibidir. Bir ibadet şekli olan şükür, ancak şükredenin manevi kemalini artırır. Bu hakikat, Neml suresinde (27/40) Hz. Süleyman’ın dilinden şöyle ifade edilmiştir:
“Şükreden ancak kendi iyiliği için şükreder; kim de nankörlük ederse bilsin ki Rabbimin hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, O büyük kerem sahibidir.” İslam öğretisinde nimete şükrün doğru anlamı, nimeti Allah’ın razı...