Adalet kavramı Platon’dan günümüze kadar Batı ahlak, hukuk ve siyaset felsefesinde bitmeyen bir ilgi görmüştür. Platon’un en önemli eseri sayılan Republic’in ana konusu adalettir.
Felsefe tarihinde erdem ahlakının ilk temsilcisi olarak bilinen Aristo, erdemlere kuşatıcı bir yapı kazandırmak için –İslam düşüncesinde de benimsendiği gibi- daha çok ve daha az (İslam düşüncesinde ifrat-tefrit) arasındaki denge (itidal) noktasını ifade eden orta (vasat) kavramını oluşturmuştur. Sözgelimi cesaret saldırganlık ile korkaklık arasında, cömertlik savurganlık ile cimrilik arasında, adalet haksızlık (zulüm) ile haksızlığa boyun eğme (inzılâm) arasında ortadır. Buna göre her erdeme karşılık iki erdemsizlik vardır. Aristo ahlakında adalet aynı zamanda bütün ahlâkî yetilerde iki aşırılığın ortasıdır.
Diğer bir ifadeyle adalet sadece erdemin bir parçası değil, erdemin tamamıdır. Başka erdemler kişinin kendisiyle ilgili iken adalet toplumsal ve politik erdemdir. Bu da adalet için “toplumsal ve politik iyi” demenin başka bir ifadesidir.
***
Çağımızın önemli hukuk felsefecilerinden Amerikalı John Rawls’un, A Theory of Justice adlı eserinin başındaki birkaç cümlesini...