Bir zamanlar sevgi rüzgârlarının estiği bu topraklarda şimdi daha fazla dünyalık, daha fazla makam mevki, şan şöhret uğruna düşman kamplara ayrıldık. Mevlana’nın, Yunus’un “Dünya kimseye kalmaz” felsefesinin çok çok uzaklarına düştük… Dünya sevdamız ölümü ve ‘hesabı’ unutturdu bize… “Birbirimizin kurtları olduk.” Birkaç gün sonra Müslümanların bayramı var… Ve içimizden milyonlar, olanca hınçlarıyla, kinimizle, öteki kamptaki milyonların kederinden mutluluklar çıkarıp bayram yapacaklar...
Elin tanış olalım -- İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim -- Dünya kimseye kalmaz”
Böyle diyordu sevgili Yunus’umuz yedi yüz küsur yıl önce… Sevgi tohumları ekiyordu bu topraklara… Şimdilerde nefret tohumlarının ekildiği, milyonların düşman kamplara ayrıldığı Anadolu yurduna…
Aynı devirlerde ve aynı topraklarda “Yaşadığın dünyaya bak” diyordu, gönüller sultanı Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî, “Yüce Allah hangi eserini sevginin kucağında büyütmemiş? Neden okşamak ve kucaklamakla gidilecek yere, tekme ve tokatla erişmeyi tercih edersin?” … “Gel de birbirimizin kadrini bilelim. Çünkü ansızın öleceğiz, ayrılacağız birbirimizden.”
Bir zamanlar sevgi rüzgârlarının estiği bu...