İlgili kaynaklarda Cumhuriyet öncesine ait camilerin çoğunu yöre halkının yaptığı, bunu şahısların yaptırdığı camilerin izlediği, üçüncü sırada da ise sultan ve ailesiyle diğer devlet ricalinin şahsi mallarından yaptırdığı camilerin geldiği görülmektedir. 2009’da yapılan bilimsel bir araştırmaya göre Cumhuriyet döneminde camilerin yüzde 67’si yöre halkı, yüzde 13’ü dernekler, yüzde 11’i şahıslar, yüzde 1’i de vakıflar tarafından yaptırılmıştır. Cami giderlerinin yaklaşık yüzde 80’ini yöre halkı, yüzde 15’ini dernekler karşılamaktadır. İbadethanelerinin elektrik ve su giderlerini kısmen devlet karşılıyor. Özellikle son yarım asırda daha çok şehirlerdeki cami ve Kur’an kurslarının yapımıyla bazı giderlerinin karşılanmasında derneklerin katkılarının giderek arttığını biliyoruz. Şimdiki halde bu katkılar olmasa hizmetlerde ciddi sıkıntıların yaşanması kaçınılmazdır. Bu sebeple cami derneklerinin din hizmetlerine yaptıkları katkıları takdir etmeliyiz. Bu kurumlara karşı peşinen olumsuz tavır takınmak haksızlık olur; bu menfi tavrı toplum da hoş karşılamaz. *** Ama bir de madalyonun öbür yüzü var. Sekiz yıllık görev deneyimime de dayanarak dinî idarenin ve din adamlarımızın en büyük probleminin dernek ve vakıflar olduğunu söyleyebilirim.