Öncelikle yazılarımı beğenen-beğenmeyen, takdirkâr veya eleştirel yorum yapan; ama lütfedip okuyan, paylaşan herkese gönülden teşekkür ediyorum. Çünkü bir yazı okunsun diye yazılır. Yorumlardan ilham alarak üç hususu arz edeceğim: 1. Elbette hocalarımı sever sayarım; içlerinden bir kısmını ve başka bazı bilim ve fikir insanlarını beğenirim. Ama –okurların bilmesini isterim ki- hiçbir zaman şucu-bucu olmadım; bazen zararını görmüş olsam da bundan memnunum. Çünkü bir faniye teslim olup kişiliğini onda eritenin, artık insanlığını da eritmiş olacağını düşünürüm. İnsan özgür ve bağımsız olduğu oranda insandır. Bizim eğitimimiz, -hele de din eğitimimiz- böyle insan yetiştirmiyor. Bazı görüşlerine katılmasam da derin saygı duyduğum Gazâlî’nin (ölümü 1111m. ) Mîzânü’l-amel’inin sonundaki şu cümleler 40 yıldan beri rehberim olmuştur: “Mezhep bağnazlığının esas sebebi, kimi insanların halkı peşlerine takmak suretiyle liderlik elde etme tutkularıdır… Öyleyse mezheplerle ilgilenmeyi bırak; hakikati tefekkür (nazar) yoluyla bulmaya çalış.