Ayrıntısına girmeden belirteyim ki, dünyada olduğu gibi ülkemizde ve Müslüman toplumlarda da dinî ve din dışı konularda farklı görüşlere sahip insanlar, gruplar vardır ve bu gayet normaldir. Normal olmayan şu ki, ülkemizde ve Müslüman toplumlarda bu farklı tarafların hırsları, bencillikleri, bağnazlıkları ve höşgörüsüzlükleri onları daha çok yanlışlara itmekte; hem birbirlerine hem toplumlarına karşı onları daha zarar verici yapmaktadır.
Belirttiğim ihtilafların büyük kısmı –belki de devirleri için kaçınılmaz olan- düşünce ve inanç tarihimizden gelmektedir. Ümmet ve millet olarak mevcut sorunlarımız ve çözümleri üzerine düşünürken, hiç kuşkusuz, İslâmî ve millî kültürümüzü, geleneğimizi görmezden gelemeyiz. Yaşanmış uzun bir tarihî gerçeğimiz var ortada. Bu gerçeğimizi, kimlik ve kişiliğimizin bu boyutunu, yani kültürümüzü ve geleneğimizi yok sayarak bilinen sorunlarımızı çözmemiz imkânsızdır.
Fakat bu söylediklerim, tarihin Kur'an gibi kutsallaştırılması anlamında değildir asla! Fikrime göre geleneğe değer vermek kadar geleneğin kutsal olmadığını bilmek de önemli. Geleneğin kutsanması tehlikeli ve vahim bir anlayıştır. Uzun yüzyıllardan...