Allah’ın 14 asır önce gönderdiği Kur’an ve din ne ise odur; bunlarda değişiklik, eksiltme-artırma yapılamaz. Kur’an ne dediğini açık seçik demiştir; manaları o yana bu yana çekilemez. Böyle operasyonlar Kur’an’ı Allah’ın Resûlüne gönderdiği Kur’an olmaktan, dini İslam dini olmaktan çıkarır. Ama Kur’an boşluğa seslenmemiştir. Onun hitap ettiği bir insan topluluğu ve o topluluğun yaşadığı somut gerçeklikler vardı. Mesela putperestlik denilen inanç sapması vardı. Bu inancın da beslediği kabilecilik üzerinden derin ayrışmalar, çatışmalar, sürüp giden kan davaları, haksız kazançlar, yağmalar, talanlar vardı. Vahşi bir zengin-yoksul ayırımı, yoksul ve arkasız kesimlere karşı dehşetli bir ilgisizlik ve sorumsuzluk vardı. Sefalet ve çaresizlik vardı. Daha birçok insan, toplum ve ahlak sorunları vardı ve bunları hafifletecek devlet, hukuk, eğitim gibi kurumlar yoktu.