RAMAZAN YAZILARI
Millet olarak aramızda çok derin çatlaklar oluştu ve bunun şimdiki sorumluları da tarafların okumuşları, aydınlarıdır. Sonuçta ilkel duygularımız ve çıkarlarımız ya da ayak bağı ideolojilerimiz uğruna yaptığımız yanlışlarla sadece kendimize değil, evlatlarımıza, torunlarımıza da kötülük ediyoruz. Milyonların mutfağında yangın varken, biz ilâhiyatçılar, Diyanetçiler, dindar iş insanları, dindar siyasetçiler ve yöneticiler onca sefalet karşısında kendimizin veya ülkemizin imkânlarını saçıp savuruyorsak, yediğimiz önümüzde yemediğimiz arkamızdaysa nefsimizi hesaba çekmeliyiz.
Dünkü yazımı, “Kanaatimce ülkemizde özellikle Diyanet teşkilatı, İlâhiyat Fakülteleri ve İmam-Hatip Liseleri gibi dinî kurumların mensupları, aynı çizgideki sivil toplum örgütleri çağdaş insanla, bilhassa genç kuşaklarla iletişim kurmak için –İslâmî ilke ve değerlerle bağdaşan noktalarda- bu tür (Minimalist) hareketlerle birlikte çalışmalıdırlar” diyerek bitirmiştim.
Bugünkü yazımda bu davetimi biraz açacağım.
Herhangi bir önyargıya kapılmadan şu gerçeği dürüstçe kabul edelim ki, anılan kurumlarla aidiyet ilişki bulunanlar dâhil olmak üzere, dinî...