Bizde ilk kurulan siyasi partinin adı “İttihad ve Terakki” idi (kuruluşu: 21 Mayıs 1889). Günümüzdeki en büyük partimizin adı da “Adalet ve Kalkınma Partisi”dir. Demek ki o günden bugüne bir geri kalmışlık meselemiz var. İslam toplumlarında en ilgi çekici siyasal hareketlerden biri olan Tunus’taki partinin adı “En-Nahda” da benzer bir anlam içerir. Bu tür adlar, Müslüman ülkelerinin uzun yıllardır çözülemeyen en ciddi sorunlarının geri kalmışlık olduğuna işaret eder.
İslam toplumları neredeyse 400 yıldan beri önce bir durağanlık, sonra da gerileme sürecine girdiler. Bu nedenle de özellikle tarihî rakipleri olan Batı ülkeleri karşısında giderek güç kaybettiler. Nihayet son 200 yıldır içine düştükleri Batı hegemonyasından bir türlü kurtulamıyorlar. Bu yüzden kendi içlerinde sürekli çatışıyor ve çatıştırılıyorlar (vekâlet savaşları). Bu, hepimizin bildiği gerçek!
Benim asıl üzerinde durmak istediğim konu şudur: Sunduğum gerçeğin görünürdeki siyasal, ekonomik, askerî vs. sebepleri ne olursa olsun, ana sebep, bu dünyanın içinde yaşadığımız çağı kavrayıp ona göre, kendi iradesiyle çağ ile uyuşacak düzeyde rüştüne erişememiş, erginlik kazanamamış...