Bildiğim kadarıyla “tarihin sonu”, Japon asıllı Amerikalı düşünür Francis Fukuyama’nın dünya literatürüne kattığı bir kavramdır. Fukuyama “The End of History?” (tarihin sonu mu?) başlıklı meşhur makalesinde (The National Interest, No. 16 [Summer 1989], s. 3-18), Sovyetler Birliğinin yıkılmasıyla birlikte artık Batı liberal demokrasisinin, üzerinde küresel mutabakat sağlanmış tek ve rakipsiz sistem olarak “tarihin sonu”nu temsil ettiğini ileri sürmüştü. Dayatmacı bir tutumu da yansıtan bu tezin gerçekle örtüşmediği daha şimdiden ortaya çıkmaya başladı ama o başka bir konu. *** Bana öyle geliyor ki, İslâm dünyasında “tarihin sonu” tezini Fukuyama’dan 1200 sene önce İmam Şâfiî savunmuş, o günden bugüne İslam toplumlarında kurduğu hâkimiyetle bu tezin hem fikir hem uygulama planında yaşatılmasına öncülük etmiştir. Şâfiî’nin koyu muhafazakâr görüşleri hızla yayılmış, hatta başka mezhepleri de oraya çekmiştir. Çünkü konu din olunca insanlar genellikle daha tedbirli ve muhafazakâr davranmaktan yana olurlar. Toplumun bu tavrını yumuşatıp onları gelişme ve dönüşmeye yatkın hale getirecek olanlar ilim ve fikir insanlarıdır. Ancak onların kendileri, dinin ana kaynaklarının tarihe son noktayı koyduğuna inanıyorlarsa onlardan geliştirme ve dönüştürme işlevi beklenemez.