Geçen haftaki yazımda hicrî II. yüzyıl başlarında ortaya çıkan, Vehhâbî-Selefî zihniyetten de beslenerek gücünü ve etkisini günümüze kadar sürdüren Ehl-i hadis’ten bahsetmiştim. Bunların Ehl-i re’y olarak bilinen akılcı kesime, en başta da İmam Azam Ebû Hanîfe’ye karşı yönelttikleri sayısız itham ve hakaretlerden bazı örnekleri bu yazımda sunacağımı belirtmiştim.
***
“Ehl-i hadis’in re’y karşıtlığı, akıl ve özgürlük savunucusu Mu‘tezile’yi III. yüzyılın ortalarında etkisiz hale getirdi, sonra da tamamen bitirdi. Fakat re’y taraftarlarının temsilcileri olarak tanınan Ebû Hanîfe ve öğrencilerinin Mu‘tezile’ye göre daha itidalli olan akılcılıkları da hedefteydi. O nedenle bilhassa –ikisi de Ashâbu’l-hadîs (Hadis taraftarları) içinde yer alan ve Arap dünyasının çok büyük bir kısmına hâkim olan- Şâfiî ve Hanbelî âlimleri onlara sürekli saldırdılar.
Ebû Hanîfe tarihe geçmiş bir sözünde şöyle diyordu:
“Allah’tan gelenin (Kur’an’ın) başımız gözümüz üstünde yeri var. Resûlullah’tan geleni de dinleriz ve itaat ederiz. Sahâbe’den gelenlerden seçim yaparız ve onlardan şaşmayız....