RAMAZAN YAZILARI
Zekât İslâm’a mahsus bir ibadettir. Bütün dinlerde yardımlaşma teşvik edilmiştir; ancak sadece bizim dinimizde zekât denilen yardımlaşma zorunlu bir ibadet olarak konmuş; kimlere farz olduğu, ne tür mallardan, ne zaman, kimlere, ne kadar verileceği gibi hükümleri ayrıntısıyla belirlenmiştir. Bir Müslüman bütün ibadetler gibi zekâtı da öncelikle kendisine nimetler ihsan eden Rabbine şükran borcu olarak eda eder; ayrıca zekât vererek diğer kardeşlerine kalbinde hissettiği sevgi ve merhameti eyleme dönüştürmüş olur.
Önceki yazımda bugünkü konumun zekât olacağını yazmıştım. Zekâtla ilgili fıkhî hükümlerden bahsetmeyeceğim. Bu konuda ilmihallerde yeterli bilgi verilmektedir. Ayrıca zekât hakkında fetva sorma ihtiyacı duyanların yapmaları gereken en doğru şey, seyyar satıcılar gibi rastgele kimselere sormak yerine, ilmî ve idarî bakımdan yetkili ve sorumlu konumda olan il veya ilçe müftüleriyle yahut fetva görevlileriyle görüşmeleridir.
Konunun fıkhî boyutuyla ilgili şu kadarını belirtelim ki, fıkıh dilinde nisap denilen belli miktara ulaşmış malın veya paranın üzerinden bir yıl geçince 1/40 oranında zekât verilmesi farzdır....