Algıların geçiciliğine kanmak, din üzerinden kötülükleri icad etmeyi alışkanlık haline getirmektir. Dini hayatın meczuplar tarafından yönlendirilmesi ve yönetilmesi, Müslümanların algılara yenik düşmelerindendir. Müesses cahili sistemin yasalarının, piyasa kurallarının, geleneğin kabullerinin şer’i nassların önüne ve yerine geçtiği ve geçirildiği toplumlarda iktidar ve muktedir olan hakikat değil algıdır.
“Dilleriniz yalana alışageldiğinden dolayı, Allah’a karşı yalan uydurmak için, “Şu helâldir”, “Şu haramdır” demeyin. Şüphesiz, Allah’a karşı yalan uyduranlar, kurtuluşa eremezler.” (Nahl Sûresi/116)
Algılarla din oluşturmak, algılarla akide oluşturmak, sahte ilahlık iddiasında bulunmaktır. Dinleri ve akideleri algılardan meydana gelmiş olanların sabit kıbleleri olmaz. Onların kıbleleri seyyaredir. Sabahleyin inandıklarını akşamleyin inkâr ederler. Algılar geçici, hakikat kalıcıdır. Hakikat, mü’min gönüllerin kıblesidir. Hakikatin sahibi el-Hak olan Allah’tır.
Hayatla uzlaşmak için İslâm’dan uzaklaşmayı...