“Cümle Haramlar Partisi” devrinde Sultan Abdülhamid ve Sultan Reşad dönemlerinde sarayda vaizlik yapan İbrahim Hakkı Efendi, Milli Mücadele yıllarında bizzat faaliyette bulunmuş ve yerleştirilmek istenen rejimi daha 1921 yılında fark ederek, dindar insanları uyarmıştı. Sırf bu yüzden İstiklal Mahkemesi, İbrahim Hakkı Efendi’ye gıyabında idam cezası verdi. Fakat Erzincan’da olmadığı için bu ceza infaz edilemedi. İbrahim Efendi, hakkındaki idam kararı haberini aldığı günün ertesi sabahı namazını kılarken ruhunu teslim etti. Çocukları babalarının vefatını Şark İstiklal Mahkemesi’ne bildirdiler. Ölüm haberinin doğru olup olmadığını araştırmak için köye gelen Müfreze, İbrahim Hakkı Efendi’nin yaşadığı Kemah ilçesine bağlı Müşekrek Köyü’ne gelip merhumun kabrini açtırdı. Nahiye Müdürü kabirdeki cesedin ibrahim Hakkı Efendi’ye ait olduğunu tasdik etti. Ama ne yazık ki; dirisini kurtaran İbrahim Hakkı Efendi, ölüsünü kurtaramadı. İbrahim Efendi’nin cesedi kabrinden çıkarılır ve oracıkta hazırlanan darağacına çekilir. Anlaşılan o ki dirisini kurtardı ama ölüsünü kurtaramadı. İşte bugünlerde haramlarla övünen, haramların yaygınlaşmasının kavgasını veren bu “Cümle Haramlar Partisi”, Türkiye’nin hem belâsı ve hem de kerbelâsıdır!
Türkiye’de Kur’an öğrenimi, resmi olarak 24 yıl boyunca yasaklandı. Yasak, 3 Mart 1924 tarihinde 430 numaralı yasayla başladı. Kanuna göre Arap harfleriyle yazılan kitaplar yasaklı hale geldi. Kur’an öğrenimi de ‘Tevhid-i Tedrisat’ uygulamasıyla kaldırıldı. Yasak, 1948 yılına kadar katıksız sürdü. Zamanla din öğretimi açığının giderek büyümesi üzerine ilk kez 15 Ocak 1949’da İmam Hatip Kursları açıldı. Kur’an öğretiminin okul bazında verilmesi ise ilk kez 1950 Demokrat Parti iktidarıyla mümkün oldu. Sadece yayınlar değil, Arapça okunan ezan bile bu yasağın 18 yıl boyunca kurbanı oldu.
“Cümle Haramlar Partisi”nin mensupları şahsî diktatörlüklerini kurmak ve iktidarlarını pekiştirmek uğruna her türlü ihâneti ve cinayeti bir hak olarak kullanabilmişlerdir.. Kur’ân okuttukları, Arapça ezan okudukları için birçok Müslüman, şaki takibe tabi tutulmuş Cürm-i Meşhut mahkemelerinde yargılanıp mahkûm edilmişlerdir.
“Cümle Haramlar Partisi”nin varlık sebebi, haramların serbest kılınmasıdır. Bugüne kadar haramlara tutunarak hiç kimse payidar olmadı ve bundan böyle de hiç kimse payidar olmayacaktır. Haram yanan ateş gibidir. Kendisine sarılan ferdleri, aileleri, meşrepleri, partileri yakar. Bu hakikate rağmen “Cümle Haramlar Partisi”nde alkol/içki bir sevdadır.
“Cümle Haramlar Partisi”nin yönetimi, ellerinden gelse her birisi kendi evini bir içki fabrikasına dönüştürecektir. Altını çizerek yüksekle sesle diyoruz ki; Türkiye’de alkole dayalı boşanmaların neticesinde yıkılan ailelerin, dağılan yuvaların, gerçekleşen trafik kazalarının bir numaralı sorumlusu, “Cümle Haramlar Partisi”dir.