Din hususunda Kur’ân’ı, sünneti ve sahâbeyi yetersiz ve gereksiz görüp devre dışı bırakarak sadece kendi akıllarını gerekli ve yeterli görenlerin ilahları kendi hevâları, peygamberleri ise aynı şekilde kendi akıllarıdır. Bunların bir kısmının diplomalı, doktoralı olmalarına da bakmayın, bunların küllisi şeytanın emrine amade olmuş putlaşan aklın kurbanlarıdır.
Din va’zi ilâhî, dindarlık ise kesbi beşeridir. Dinde noksanlık veya fazlalık olmaz, ama dindarlıkta olabilir. Peygamberlerin dışında hiç kimse masum değildir. Din içeriğinden, ahlâk bağlamından uzaklaştırıldı mı; bırakın dini darları, dindarlar dahi Allah’tan gelmiş olan dinin dilencisi olurlar.
İslâm; karanlık izbelerin, çıkmaz dehlizlerin, seraların dini değil, sahaların, meydanların dinidir. Meydanları Ebu Cehil’lere, Ebu Cehil’lerin torunlarına bırakanlar, henüz dindarlaşmamış dini dar kalmış mürtecilerdir.
Haramlardan vazgeçemeyenler, haramzadeleri etkili ve yetkili kılanlar, dindar nesiller yerine kindar nesilleri yetiştirirler. Haramdan uzak kalmayanlar...