Allah’ın arzında dinin ortaya koyduğu evrensel değerler ve iyilik yolunda gayret göstermesi gereken insanın, dini kendi hizmetinde kullanmaya başlayarak güç ve menfaat devşirmesi, dinin sırtından geçinmesidir. Dinin insanlar üzerindeki etkisini kendi lehine kullanmak, dinin sırtından geçinmektir.
Din, işimizi zorlaştırmak için değil, kolaylaştırmak için geldi. Din, insanları firavunların esaretinden kurtarıp Allah’a kul etmeye geldi. Bu dünyada esas olan kendi saltanatımızı değil, dinin saltanatını kurmaktır. Yani Allah’ın dinini hayatın yegâne amir otoritesi haline getirmektir. Dindarlık iddiasında bulunmakla beraber Allah’tan gelmiş olan dinin ferd, aile, cemiyet ve devlet seviyesinde beşikten mezara kadar hayatı bağlayan yegâne otorite haline gelmesi için çalışmayanlar, dinin sırtından geçinenlerdir.
Dinin sırtından geçinenler, günahlara sevdalanmış olanlardır. Şunu bilelim ki; günahlar mü’min kalbe ağır gelir. Günahlar yüklenilmişse ulema bile haksızlığın karşısında sağır gelir. Her mü’min kendi günahını bilir. Kişi yaşıyorsa imandan habersiz, günahların...