Doğrunun kaynağı dinimizdir. Doğru kimden gelirse gelsin hepimizindir. Doğruyu düşman söyledi diye reddetmeyeceksin. Şayet söyleyenden dolayı doğruyu reddedersen bedelini çok ağır ödersin. Doğru konuşmak ve insanların arkasından konuşmamak güzel bir meziyettir. Ancak doğru konuşayım derken insanları kırmak da doğru değildir. Durumuna göre kul hakkına da girebilir.
Adamın biri, “Nerede olursa olsun ben hep doğruyu söylerim, asla müdara etme.” diye iddiada bulunurmuş. (Müdara; idare etme, gönül alma, yumuşak davranıp hoş geçinme demektir...)
Bir gün birinin şahide ihtiyacı olmuş, bu doğru konuşan adamı şahit olarak mahkemeye götürüp kadı efendinin karşısına dikmiş. Bizim doğrucu bakmış ki, kadı efendinin bir gözünde şaşılık var. Hemen, “Selamün aleyküm kör kadı” deyivermiş. Kadı da kızıp, “Atın şu münasebetsizi içeriye” diyerek hapsi boylatmış. Mahkûmlar ısrar etmişler, “Neden hapse atıldın?” diye... O da omuzlarını silkiyormuş: “Ben sadece doğruyu...