Hilafetin ilgasından bu yana insanları annelerinden doğarken yaşlanmış, akılları önyargıların döküm kalıplarında taşlaşmış bir ülkenin vatandaşları olduk.
İslam topraklarında bilginin kaynağının vahyi yerine akıl olarak kabul edilmesi, aklın dışında hakikatin var olduğunun kabul edilmemesi, sosyal ve siyasal alanlarda görülen fitne ve fesadın ana sebebi olmuştur.
Müslümanlar olarak medeniyetimize, inanç dünyamıza ait olan “Âlim”, “Rabbanî”, “Mürşid”, “Mürebbi”, “Hadi”, “Müfti”, “Kadı”, “Fakih”, “Rasihun”, “Arif”, “Müçtehid”, “Mücahid” gibi kavramlarımız vardır. Bizi dinimizden küfre ve kâfirliğe geri döndürmek için çalışanlar bu kavramlarımızı bize unutturmak için bizi inanç dünyamıza ait olmayan entelektüel kelimesiyle meşgul ettirdiler ve halen de ettirmeye devam ediyorlar.
Entelektüel kelimesi, Müslümanlar olarak inanç dünyamıza ait olmayan bir kelimedir. “Entelektüel” ifadesi, kökeni ta Antik Yunan´a dayanan yalancı ve yabancı bir kavram. Aristo, onu (entelekheia´yı) olgunlaşmış ama bununla birlikte “sürekli bir fiil halinde” olan varlık olarak okuyordu. Aydınlanma Dönemi Fransasına geldiğimizde o, (intellectuel) “aklı merkeze alan kişi” şeklindeki anlamlandırmalara tabi oldu. Dolayısıyla entelektüelin varlık sebebi, aklı putlaştıran Batıdır. Vahyi yerine aklı gerekli ve yeterli gören putperest Fransız inkılab-ı kebirinin mahsulüdür. Entelektüel kelimesinin kökeni, Latince’deki “intellectus” kelimesine dayanmaktadır. “Intellectus” Fransızca’ya “intellect” olarak geçmiştir. “İntellect”; zihin, anlama, kavrama, düşünme ve bilme yeteneği anlamına gelmektedir. Aynı şekilde Fransızca’daki “İntelligence” kelimesi de aynı kökten gelmekte olup, “zihniyet”, “zekâ”, “anlayış” ve kavrayış” gibi anlamlara gelmektedir. Fransızca’daki “intellect” kelimesinden türetilmiş bir sıfat olarak “intellectuel, elle” kavramı, anlama, kavrama ve bilme yeteneğine sahip olan kimseleri ifade etmek için kullanılmaktadır. Entelektüel kavramının, öncelikle Fransa kültür coğrafyasından doğmuş olması, ortaçağ Avrupa’sının yaşadığı tarihi süreç ilgilidir. Müslümanları kendileri gibi akıl putuna tapan putperestler yapmak için İslâm coğrafyasında “Entelektüelizm” denilen putperestlik tapınağını cazip hale getirdiler. Günümüzde birçok Müslüman eziklik kompleksi içerisine girerek entelektüel olmak için çırpınıp duruyor.
Asrımızda Müslümanlar arasında bilginin ve olguların mistik bir yaklaşımla çarpıtılması, nesnel, bilimsel bir araştırma ve analizin gerçekleştirilme becerisinin gösterilememesi, entelektüelizm tapınağının müdavimlerinin çoğalmasına sebebiyet vermiştir.