O memlekette “iyi” ile “kötü” algılar belirliyor demektir.
Yeryüzünde hak ve hukuk ile terbiye edilmiş ve mukayyed kılınmış güç insanların sulhu salahına sebeb olur. Ancak hak ve hukuk ile terbiye edilmemiş, mukayyed kılınmamış güç ise insanların fitne ve fesadına sebeb olur. Güçlü olmak, haklı olmakla doğru orantılıdır. Haklı olmayanların güçlü kabul etmesi, haksızlıkları çoğaltma hevesindendir. Hz. Ebu Bekir (R.a) halife olduğu zaman İslâm ümmetine ve insanlığa şu dersi verdi:
“Ey insanlar! En sâlihiniz olmadığım hâlde sizin başınıza halîfe seçilmiş bulunuyorum. Şayet vazifemi hakkıyla yaparsam bana yardım ediniz! Yanlış hareket edersem beni îkaz ediniz! Doğruluk, emin bir şahsiyet olmanın göstergesidir.