Müslüman insan, hakikat insanıdır. Kalbi imanlı, dudakları dualıdır. Bilindiği gibi, doğar doğmaz ağlarız. Arkasından kulağımıza ezan okunur. Ölürken de şahadet getirir ve hak sözle çenemizi kapatırız. Son söz, bütün hayatımızın aynı zamanda bir özetidir. İlk sözü ağzımız, son sözü hayatımız söyler. Ağzımızı ve hayatımızı hakikate bağlarsak, batıldan da bağımızı ve bağlantımızı kesersek, kurtuluşu garantileriz.
İnsan sözünün altında gizlidir; insanları tanımak istiyorsanız, onları biraz konuşturun. Hakka dayalı hakikat sözler, toprağın altındaki tohum gibidirler; bahar gelince mutlaka filiz verirler. Bahar, muhatabın güler yüzü ve hakikatli sözüdür.
Başkalarına söz söylerken, o sözü kendimize söylüyormuş gibi ağzımızdan çıkarmalıyız. Bu durumda karşımızdakiler, sözümüzün sıcaklığını fark ederek bize yumuşak karşılık verirler.
Gönlünde kelimelere bahçe kurmayan, onları tevhid suyuyla sulamayan insandan edep ve edebiyat davacı olur. Gönül fırınında sevgiyle pişmemiş sözlerle edebiyat yapmaya kalkışanlar, edebin ve adabın...