İnsanlara hitap ederken sevgi kabını delme, hak ile batıl söz arasında tarafsız kalıp gidip gelme. Kılıç yarası unutulur, unutulmaz hatibin muhataba attığı çelme. Gül gibi, sümbül gibi kelime var iken top gibi, ok gibi kelimeden uzak dur, düşme nefsin peşine. Sende muhatabın gibi bir insansın nasıl dayanacaksın cehennem ateşine?
“Ne bir tsunami ol, ne de kasırga
yeli!
Ne el incinsin senden, ne de sen incit eli!”
Ümmetin hatibi bir yürektir, sağlam duran direktir. Ben hatibim diyene, önce edep, adap sonra sabır gerektir. Hakk’ın hatırını âli tutarak muhatabına kıymet veren hatip mutludur. Böyle hatibi dileyen muhatap da bizzat hatipten umutludur. Hatibin hedefi, muhatabın ruhunu saran yanlışları yakmaktır. Hatip için hitaptan murad, hakikat adına muhatabı kazanmaktır. Muhatabından hatır kıymet bekleyen hitap ederken hata yapmasın. Hata yaptıysa da özür dilemekten kaçmasın.
Tarihin şehadetiyle “Kavl-i Ma’ruf”, “Kavl-i Kerim” ile şifa bulmuş gönül darlığı. Muhatabın karşısında kabalaşmakla son bulur kişinin varlığı....