Müslüman olan ve Müslümanların nabzını tutabilecek kadar Müslümanlarla olan bilir ve inanır ki; idrak cüceliği Müslümanlardan uzak, Müslümanlar da idrak cücelerinden ırak. Hedeflerinin yüceliğine göre hareket edenler, idrak cüceliğinden kurtulmuş olanlardır. İyilikleri unutmama, iyilikte bulunanlara misliyle ve daha fazlasıyla mukabelede bulunma erdemini göstermeyenler, idrak cüceliğinde karar kılanlardır.
İdrak cüceliği, ‘Atalar Dini’ ile geçinen “Ataperestler”in vasfıdır. Asrımızda ‘Atalar Dini’ ile geçinen “Ataperestler”, İslâm’ın etrafında şek ve şüpheler oluşturmaya çalışıyorlar. İslâm’ı İslâm ile savaştırma, Müslümanları bizzat varlık sebepleri olan İslâm üzerinden birbirlerinden ayırmanın, birbirlerine rakip ve düşman kılmanın planlarını ve projelerini hayata geçirmeye çalışıyorlar. Rabbimiz uyarıyor:
“Onlara, “İnsanların inandıkları gibi siz de inanın” denildiğinde ise, “Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?” derler. İyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler.” (Bakara Sûresi/ 13)
Toplumda korku krallığını oluşturmaya çalışanlar, haksız yere ele geçirmiş oldukları zenginliklerini ve makamlarını kaybetme endişesini taşıyanlardır. Gelecekte haksız yere sahip oldukları zenginliklerini ve makamlarını kaybetme korkusunu taşıyan yetenek, kabiliyet ve liyakat yoksunu insanlar için güvence veren toplum, gerçekleri, hakikatleri idrak edemeyen toplumdur.
Akleden bir kalbe sahip olanların idraklerinin varlığından şüphe edilemez. İdrak edenler, hak ile batılın arasını ayıran ve daima batılın karşısında hakkı temsilen muhalefet edenlerdir. Hayatta Hakk’a ve hakikate muhalefet edenler, idrak cüceleridir. Akılları önyargıların döküm kalıplarında taşlaşmış olanlardır.