Asrımızda bir kıyamet alâmeti yaşıyoruz; ümmetin evladları can çekişirken, din değiştirirken küresel kötülük örgütlerinin ağında. Evinde rahat rahat uyuyor ümmetin uleması yatağında!
Bilindiği gibi, İslâm’a Kelime-i Tevhid ile girilir. Kelime-i Tevhid’in başı ve başlangıcı “Lâ”dır. Lâ; Allah’a, Allah’ın hükmüne, hâkimiyetine, şeriatine başkaldıran bütün sahte ilahlara ve onların düzmelerine karşı hayır demektir. Onlara meydan okumak demektir. Lâ; kula kulluk zindanlarını yıkmaktır, kölelik zincirlerini parçalamaktır. Haksızlığa ve hukuksuzluğa meydan okumaktır. Dolayısıyla “Lâ İlahe İllâllah Muhammedü’r Rasûlüllah” diyen bir kimsenin Allah’tan gelmeyen ve Allah’tan gelmiş olan vahyi ile çelişen ve çatışan her hangi bir şeye teslim olması asla ve kat’a mümkün değildir. Müslümanın dini, meydan okuma dinidir.
İslâm’ın meydan okuma dini olduğunu İslâm ümmeti ete kemiğe büründürse, talancı ve çapulcu emperyalistler tarih sahnesinden zelil ve rezil bir şekilde çekileceklerdir.
Kâfirlerin komploları, hile ve tuzakları, suçlamaları karşısında susmak, İslâm’ın mana ve mahiyetiyle bağdaşmaz. Kur’ân-ı Kerim, verdiği örneklerle bize İslâm’ın meydan okuma dini olduğunu öğretmektedir. Allah’ın elçilerini suçlayarak, tehdit ederek susturmaya çalışan münkir ve müşriklere karşı meydan okuyan muvahhidlerin tavırlarından bizleri haberdar etmektedir.
“Dediler ki: “Şüphesiz biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer vazgeçmezseniz, sizi mutlaka taşlarız ve bizim tarafımızdan size elem dolu bir azap dokunur.”